February 06, 2010

Satomuza Hosgeldiniz!

Keske Satoda yasiyor olsak dedi Banu bir gun... Bu kadar! Keske bir satomuz olsa ve orada yasiyor olsak dedi. Keske dedim ben de ve sonra ki tum hayatimiz 15 dakika icinde sekillenmisti bile.

Ilk basta satomuzun gunumuz zamaninda mi yoksa gecmiste mi oldugu konusunda bir bocalama yasasak ta sonunda tabii ki dedik...gunumuzde Modern Istanbul'da bir satomuz olmali. O gun ki modumuza ve gidecegimiz yere gore arabalarimiz...spor veya klasik.

Atlarimiz da var tabii ki ama sadece aksam uzerleri satonun arka tarafinda ki ucsuz bucaksiz ve yine tabii ki bize ait mulkun icerisinde olan ormanda ata biniyoruz, spor olarak. Atlara bakan zenci bi cocuk aldik ise (seis..ama o kadar zengin ve simarigiz ki terminoloji konusunda hic bir bilgimiz yok aslinda...ozellikle de benim)

Ikimiz de calismiyoruz... Sadece duruyoruz ve satomuzda insanlari agirliyoruz. Bu arada arkadasiz Banu ile... Olee cok zenginiz ve bizim kadar zengin baska arkadaslarimiz olmadigi icin birlikte yasamaya karar verdik sadece.

On tarafta inanilmaz buyuklukte bir yuzme havuzu var. O kadar buyuk ki. Ben normalde yazin gunduzleri dunyanin 4 bir tarafindan cok guzel ve yakisikli arkadaslarimi cagirarak ciplaklar partisi veriyorum...Banu'ya da gel diyorum hep ama o utangac. Genelde Satonun kuzey kulesinde ki odasina cekilip "Altin Cilek" isimli cocuk kitabini yazmakla geciriyor gunlerini (Kitabin icerigini birazdan anlatacagim). Kislari ise inanilmaz buyuklukteki havuzumuzun ustunu kapatip isitiyorum ve yaz kis demeden ciplak partiler vermeye devam ediyorum. Benim partilerimden ardakalan zamanlarda Banu havuzda yelken yapiyor. Kendisi prof yelkenci ve 7-23 Metre arasinda tam 8 farkli boyda yelkenlisi var. Dedim ya havuz coook buyuk...ciddiye almadiniz sanirim.

Satoda tam 132 oda var. Bunlarin buyuk bir kismi(sanirim 80 kadari...hic saymayi denemedim) ana binada. Kalan odalar ise satonun arka tarafinaymis. Orada hizmetciler yasiyor...O kisma hic gecmedigimiz ve oralari gormedigimiz icin ne Banu ne ben net bir bilgi veremiyoruz.

132 odada surekli arkadaslarimiz gelip gidip konakliyor. Bazen hic tanimadigimiz arkadaslarimizin arkadaslarida geliyormus. Giristeki resepsiyonda gorevliden ogreniyorum. Varsin gelsinler...Bu kadar para, bu kadar oda...birileri faydalanmali.

Altin Cilek demistim degil mi. Banu'nun ilk denemesi cocuk kitabi dalinda. Altin Cilek' Yildiz Daglarinda kimsenin bu gune kadar bulamadigi bir magarada senede sadece 1 gun acan bir cicek. Ama aslinda dunyanin enerjisini icinde tasiyor. Yani biri onu kopartirsa aslinda dunyanin sonu gelecek. Ama onu bulmaya ona ulasmaya calisan kucuk bir kiz var ve tabii ki kizi engellemeye calisan kotu ruhlar. Tam bir cocuk kitabi anlayacaganiz. Serinin ikinci kitabi ise "Lodos Ruzgarinda ilitilmis kuru kayisi"... Yerin altinda yetisen ve Lodos ruzgari estiginde topragin yer degistirmesiyle gun yuzune cikan kuru kayisilari anlatiyor. Seker hastaligina iyi gelen tek madde dunya ustunde. Ama toprak altinda oyle bir buyuyor ve cogaliyorlar ki tarim yapilmasini engelliyorlar. Bu yuzden tarimcilikla ugrasan ciftciler lodos ruzgarinda ilitilmis kuru kayisilarin soyunu tuketmeye calisiyorlar. Seker hastasi kucuk kiz ile bu tarimcilar arasindaki amansiz savasin hikayesi iste bu Banunun yazacagi cocuk masalinin 2. ayagi.

Iste bizim satomuzda ki siaradan gunlerimiz bu sekilde geciyor.

Ince Cizgi

Banu'yla son donem hep ayni seyi dusunuyoruz...Delilik ile normal olmak arasinda cok ince bir cizgi var. sadece biz superegomuz sayesinde dogru ve yanlisi ve hangi davranisin toplum icinde garip karsilanacagini bildigimiz icin deli degiliz. Ama bu deli deli dusuncelerimiz olmadigi anlamina gelmiyor.

Mesela Haiti'ye yardim konseri esnasinda Baba Zula'nin (ki ne yalan soyleyeyim hic sevmedigim ve anlamadigim bir muzik) karincalar ile ilgili bir sarkisi esnasinda Banu bir anda gecenin hostu olmasinin da getirdigi ciddi durusunu bir kenara birakip cizmelerini cikartarak etegini yukari cekistire cekistire sahneye ciksa ve toplulugun onunde dans etmeye baslasa...Sonra sahneden bana el yapsa ve ayni sekilde ayakkabilarimi cikartip sahneye cikarak kollarimi one dogru savura savura modern dans yapmaya baslasam. Showumuz bitincede hic bir sey olmamis gibi sahneden inip ciddiyetle kaldigimiz yerden devam etsek. Iste bir anda "deli" olduk. 2 dakikalik bir is bu...

Ofisin ortasinda herkes calisirken bir anda masanin ustune ciksam ve biri mudahale edene kadar orada dursam...Ya da patronun sordugu bir soruya "Domates" diye cevap versem. Toplum icinde bu damgayi yemek o kadar kolay ki...Iste biz hep bunu dusunerek cok fazla guluyoruz bu aralar

Dun aksam bunun ufak bir denemesini yaptim, asinda delilik degil ama ufak yalanlardan ibaret bir senaryo idi.

Babylon'da gerceklesen 3D - 3 Mekanli partiden cikip eve donmek uzere taksiye bindim. Yol uzun oldugu icin muhabbet acildi tabii ki. Meslek ne? dedi taksi soforu. Daha once hic dusunmemis ve planamamis olmama ragmen yarim saniye icinde cevap verdim..."DANSCIYIM"

Taksim'den binmis oldugum icin adam ne tarz bir dansci oldugum konusunda garip fikirlere kapildi ve ne danscisi diye sordu. Ozel partilerde dans ediyorum dedim. Bu aksam da bir dogum gunu partisinde pastadan ciktim ve ufak bir dans yaptim...Keyifli ve bol kazancli bir is dedim...

Yetenek ve egitim lazim dedi adam dans egitimi alip almadigimi sordu. Tabii dedim Konservatuar okudum dans bolumunde ama 2 sene oncesine kadar yurtdisinda yasiyordum dedim Kanada'dan 2007'de dondum.

Ben okuyamadim dedi adam biz anca sofor olabildik!!!

Iste bu kadar ince bir cizgi bu..ben bir anda gercekten pastadan cikan bir dansci olduguma inanmistim bile.

Boyle bir sey demedim tabii ki taksiciye bunlarin hepsini simdi uydurmak istedi canim... Taksiye bile taksimden binmedim dun aksam. Dedigim gibi hepimiz cok ince bir cizgideyiz. Her an tum akli sagligimizi yitirebiliriz ve olmayan bir gerceklikte yasamaya baslayabiliriz.

Olmayan gerceklik demisken: Bir sonraki yazimda size banu ile yasadigimiz Satodan bahsedecegim. Cok guzel bir yer mutlaka gelin bir gun!

Search This Blog