May 22, 2010

Minik Yogi

Su an calistigim yerde calismaya basladigimdan beri, yemek aralarinda olsun ofiste masadan masaya yapilan muhabbetlerde ortaya cikan yersiz sessizliklerde olsun, ya da uzun sure masa basi toplantilarinin hemen ardinda olsun hemen araya bir yoga muhabbeti sokusturulur.

Bu muhabbet zaman zaman garip yabanci egitmen ve telaffuz edilemeyecek yoga poziyonlarinin isimleri kullanilarak yoga yapanlar arasinda bir bag kurarken zaman zaman ise bir adim oteye giderek isten erken cikip yogaya gitmeler, yoga salonunu degistirip topluca yogaya gitmeler boyutlarina kadar ulasmistir. Hatta bir keresinde acik ofisimizin ortasinda yeni ogrenilen bir hareket 6 kisi tarafindan denenmeye calisilirken ofise toplantiya gelen yabanci takim elbiseli adamlarin girmesi ile(yoksa tabircimiydi o adamlar?) faciaya donusmustur. Bu sahneyi gercekten hayatim boyunca unutmayacagim. Herkesin domalmis kolunu bacak arasindan gecirip kulak memesini tutmaya calisirken ofisin kapisinin acilmasi...adamlarin suratlari ve ofisteki minik yogilerin kollarini kiclarindan geri cikartip masalarina donusu...

Ay dun yoga yaptim eve kosarak dondum, bir haftadir yoga yapiyorum geceleri kalbimi durdurup dinlendiriyorum, yoga yaparak yemek yemeden 26 gun durdum gibi soylemler sehir efsanesi seklinde ofisin koridorlarinda cinlarken (hangi koridorlardan bahsediyorum acaba)bense girdigim tek yoga dersinden auummmm sesleri arasinda kahkaha atmamak icin gozumun onunde nasilda olu hayvan lesleri, kakalar, cuzzamlar, savaslar canlandirdigimi bir kez daha hatirliyorudum.

Ben cihangir yogaya gectim aahahaha filipo harika bir egitmen clara beni o kadar esnettiki, dunki dersin sonuna dogru kendime salonun tavanindan bakarken gordum cumleleri artik kafama o kadar islemisti ki sansimi bir kez daha denesem mi, bu muhabbetlere nasilda dahil olsam neler yapsam hindistana mi yerlessem diye dusunmeye baslamisken bir kampanya vesilesiyle bende cihangir yoga da 10 derslik baslangic seviyesi yogasi satin aldim sonunda.

Evet arkadaslar simdiden kendimi rahatlamis hissediyorum, cakralarim agzimdan cikacak...Saka bir yana eh eger dediginiz gibi fantastik duygular tutlamayan enerjiler arzular selale olmasin o zaman soracagim ben size
O vakite kadar ise tum inancimla yoganin sirt agrilarima ve strese iyi gelecegini temenni ederek sesimi cikartmayacagim

May 17, 2010

Afra Tafra

Afra:
Donus yolunda Pazar gununun tamamini kullanabilmek icin 00:30 THY Bodrum-Istanbul ucagina bilet aldim. 01:30 gibi istanbul'da olup 02:00 gibi yatakta olmayi planliyordum. Son bindigim 2 THY ucagi gibi bu da rotar yapti 1 saat 15 dakika kadar. Sonra da istanbul'da en ucube yere park etti ver otobuslerle bir o kadar daha yolculuk yaptik Bavullarimizi almak icin. Cok sinirlenmistim. Dinlenmis ve Pazartesi gunu uykusuz olarak ise gidecektim. Ucaga binmek icin Gate acildiginda biletler kontrol eden gorevliye " Cok rezil bir hava yolu sirketisiniz, otobusle daha hizli giderdik Istanbul'a" aciklama yapmaya calisan zavalli kiza "Sus Sus cevap verme" diyerek yoluma devam ettin biletin kucuk bende kalan kocanini alip. Ucagin binisinde bizi butun sevimliligiyle karsilayan ve iyi aksamlar hosgeldiniz siyen Steward'in suratina bile bakmadim kafami sol ust koseye dogru cevirerek...

Sanirim THY bu afralarimdan sonra kendine ceki duzen verir diye dusunuyorum
PS: Bekleme salonu ve malesef sonrasinda talihsizce yanima denk dusen ne oldugu belirsiz ama televizyon camiasindan oldugunu konusmalarindan tahmin ettigim sevimsiz cift, size sesleniyorum. Oncelikle 100 kilo olupta kas yapmis olan ayi yavrusu...O kadar antipatiktin ve espirilerin o kadar kotuyduki bir ara gercekten migde ozu sularim agzima geldi...Ayrica saat 02:15 te kalkan bir geceyarisi ucusta bu kadar bagirarak konusup kahkaha atmak ve ayaklarini yere vurmak suretiyle tepinmek ne tarz bir ilgi cekme yontemidir anlamadim...ama hal ve tavirlarindan iktidarsiz olduguna dair yemin edebilirim...ve tabii ki yaninda oturan ve ayiciktan en az 12 yas kadar buyuk olan ve yuzundeki kirisikliklari fondotenle siva yapmaya calismis ucuz parfom kokan varos kadin...senin icin daha baska bir sey demeye gerek yok sanirim...

Tafra:
Bostanci alt gecidini mesken edinmis ve kendilerini is yapiyor zanneden uniformali ve sivil polisler. Bu mahallede oturdugum ve her gun o alt gecitten gecerek evime gitmek zorunda oldugum icin her gun size kimlik kartimi gostermek zorundamiyim. Sanirim genc erkekleri arama bahanesi altinda popo minciklamak hosunuza gidiyor diye dusunuyorum keza bu tezimi ve niyetimi size kimlik gorebilirmiyiz dediginizde " Siz de siktiniz artik ama " diyerek ve kimligimi geri vermek cin Levent diye seslendiginizde son derece sert bir hamleyle elinizden kapip iterek aranizdan gecerek belli ettim. Bu taframdan sonra Emniyet genel mudurlugu ve tum sivil ve uniformali polislerin kendilerine bir ceki duzen verip durup dusuneceklerine eminim

Uyku Vakti

Daha oncede bahsetmistim bunlar, biz insanlari dogal halimize biraksalar cok daha basarili ve verimli olabiliriz. Her bize ogretilenleri ve kulturun etkisini bir sekilde hayatimizin bir parcasi yapiyoruz. Ekonomi ve kapitalizmden bahsetmiyorum bile. Belli bir yasta okula gidiyoruz, sonra askere gitmeye mecbur birakiliyoruz. Askerden donen erkek artik isini kurup evlenmek ve bi takim insanlara bakmak durumda ve annelerine torun vermek. Uremiyelim demiyorum yanlis anlamayin ama mesela uremek icin evlenmek zorunda miyiz? Bir suru onrnek verebilirim bununla ilgili ama dahada genel birseyden bahsetmek istiyorum. Neden belirli saatler arasinda uyanmak ve calismak durumundayiz? Neden gunde 3 ogun yemek zorundayiz ve neden sabah yenilen kahvaltiliklar sabah yenir yada aksam yemeginde corba ilk once icilir?
Uyumak esas takildigim konu bu benim. Sabah 7.00-7.30 arasinda uyandigimda ben eger sabahlari seven ve kolay ayilabilen bir insane degilsem benden ne gibi bir verim beklenebilir? Belki benim en verimli ve severek calistigim saatler oglen 12:00 ile aksam 20:00 arasi? Bunu kim neye gore belirliyor? Ya da neden istanbulun 4 bir yaninda outran calisanlar belirli saatler arasinda belirli bir odanin icine dolusup gurultu icinde calismak zorundalar? Acaba hazir internette icad edilmisken herkes evlerinden sessiz sakin pijamalariyla caylarini kahvelerini ya da saraplarini yudumlayarak, istedikleri muzikleri dinleyerek ya da ful konsantre bir sessizlik icinde calissalar? Haftada bir gunde haftalik rapor vermek uzere bir ofis ortaminda bulusup bilgi aktarimi ve raporlama yapsalar? Ki bu bile artik internet ortamindan yapilabiliyor.
Ben bugun vucudumu tamamen dogal akisina biraktim. Uzun zamandir ilk defa. Sabah uyandim istedigim saatte, kahvalti etmedim kahve icip geri yattim. Ard arda 3. Sigarami yakarken uff cok ictim diye de dusunmedim. Sabah 11:30’da bir bira ictim (Bira illa alsam ustunden sonra guunes batarken icmeye baslanabilecek bir icki olmak zorunda mi? kim koydu bu kurali?) Sonra geri yattim 16:00’da uyandim ve Kahvalti ettim ustune bir bira daha ictim. Yazlik bir yerde oldugum icin kendimi denize ya da havuza girmek zorunda hissetmedim ve balkonda oturup muzik dinledim tum gun. Neden yaz aylrinda bir takip deniz havuz gol gibi su birikintilerine kendimizi atmak icin dunya kadar para odemek zorundayiz? Su anda saat 19:30 kendimi super calisabilecek gibi hissediyorum ama nasilsa yarin normal insanlarin yasadigi sisteme donecegim o yuzden bu ritme birde is dahil etmeye gerek yok… belkide benim en guzel calistigim saat 19:00 sulari.
Avustralya’da buna kucukte olsa bir cozum bulmuslar. Istedigin 9 saatlik periidu kendin belirliyorsun. Arzu eden ise 07:00’de gelip saatini doldurup erken cikiyor isteyen ise 10:00’da baslayip gec cikiyor. Saatini 08:15 olarak dahi belirleyebiliyorsun. Kaldigim evin karsisinda ki ofiste 12:00-20:00 saatleri arasinda calisiliyordu mesela…buda bir opsiyon…
Uzun zamandir hafta sonu dahil saatini belirli birseyler icin kurup uyanmak ve geceleride sabah erkan kalkicam telasiyla bir an once yataga girmeye calisan bendeniz bu gun canim kacta ne zaman isterse yatip kalkiyorum…Yeni kalkmistim ama bu yaziyi bitirip tekrar yatagima yuvarlanmaya gidiyorum…Tatil illa ki yazlari yapiliyorsa deli gibi denize girilip kavrulununan bir kavram olmamali, yazlik bir yere uyumaya da gelebilirsiniz. Yada izin alip evimizde uyuyarak bir gun gecirmekte guzel bir tatil olabilir..
Bir gun kendi adima sistemi yikicam, istedigim sehirlerde, istedigim tempoda ve her zaman mevcut yapilanin tersini yaparak yasayacagim. Bunu bir isyan olarak algilamayin…sadece hepinize biraz sinir oluyorum ben aslinda

Evden Ulasamazsaniz Aramayin

Teknolojiye olan bagimliligimizi cok sevmiyorum. Mesela su anda bulundugum ortamda internet yok. Ama iste gun icinde tum gun online olmaya ve aksam da eve gelip bir saatte olsa internette vakit gecirmeye o kadar alismisim ki, Internet olmadan ne yapacagimi bilemez olmusum.
Eskiden olsa butun gun kitap dergi okurdum, simdi kim nerde ne yapmis ne yemis hangi fotorafi cekipte Facebook’a yuklemis diye aklimi kaciriyorum. Internetim olsa simdiye kadar 10larca fotoraf yuklemistim muhtemelen, Levent Terasta bira iciyor, havuza giriyor, hamile kediye sut ve yemek veriyor, coraplarini degistiriyor vs vs.
Blackberrylerden bahsetmiyorum bile. Onlar olmadigi donemlerde napiyoduk mesela? Insanlar haftasonu is e-maillarina bakmak zorunda mi sirf bu sekilde bir teknoloji var diye…Blackberry’I de gectim ya cep telefonlarimizin olmadigi dnemler? Bu doneme ait tek bir kare var aklimda. Cok sevdigim ortaokul arkadasim ile Kadikoy’de ki postanenin onunde bulusacaktik saat 14.00’te ve ben gec kalmistim Esra’da 14.45’e kadar beni beklemisti. Simdi olsa bekler miydi?

Sadece ev telefonlarinin oldugu donem daha mi iyiydi acaba? Evde varsam varim yoksam cepten aramayin arkadaslar? Her dakka neden bana ulasabiliyor olasiniz ki?Demin de dedim ya Bodrumda kose yazilarimi ve Altin Kiraz Ergenlikte kitabi mi yaziyorum…Biliyorum bu teknolojiyi sorgulama konulari cok klise. Ama su anda internetin telefonun ve hatta televizyonun olmadigi bir 3 gun geciriyorum. Benim icin tam sirasi

Bodrum'da Bir Kose Yazari

Insanlarin neden Mayis ve Ekim aylarinda Bodrum’a gelip kafa dinlediklerini, neden yazarlarin alakasiz aylarda yazlik evlerine kapandiklarini ve yaslandiktan sonrada bu tarz yerlere yerlesme karar verdiklerini son 2 gundur cok iyi anliyorum. Sahsen ben cok urban bir sehirde ( kesinlikle Istanbul degil) Sehir merkezinde ki (china Town tarzi bir yerde olabilir) local bir bar yada Pub’da sarap icerek yaslanip oralarda olecegimi hayal ediyorum ama yine de anliyorum Bodrum Marmaris Datca gibi yerlerde yaslilarin neler yaptigini…
Bende bugun havanin bulutlu olmasini firsat bilerek uzun zamandir ihmal ettigim blogum icin bir kac karalama yapmaya karar vermisken aslinda bir adim daha ileri gidip aslinda yerel bir gazete de falan ufak bir kosemin olmasini istedigime karar verdim. Hic bir sey uzerine yazacagim, belli bir konuya odaklanamam, sehir ve gezi yazisi yazmak icin hele asla kasamam kendimi…Her cafeye gidip arsiz gorgusuz gelen yemeklerin fotoraflarini cekip at gotten her mekani ovmekle de ugrasmam. Ama cok zorlarlarda Haydar Dumen ya da Guzin Abla tarzinda Levent Abi diye bir kose yapabilirim. Ama ilk hedefim hicbirsey hakkinda yazdigim haftada bir bana ait olan tek sutun bir kose.
Ya da mesela sadece sikayet etsem, cok yoruldum, cok calistim, Istanbul cok kalabalik yolda cok zaman kaybediyoruz…Her hafta bir seyden sikayet etsem cok huysuz bir kose olsa orasi. Sonra da ufak bir kitap denemesi yapsam, Mesela banu’nun su anda satomuzda yaziyor oldugu Altin Kitabinda ki seker hastasi kucuk kizin ergenlik cagina geldigindeki halini kitaba alsam. Hastaligi ile bas etmeyi ogrenmis Altin Cilegi bulmus ama yememis, Ergenlik cagina gectiginde asik olmus, ama cocuk kendisinden buyuk, Altin Cilegi arayan kizin ilk cinsellik deneyimi, ergenlik sorunlari ve sivilcelerini anlatan bir dram yazsam mesela…ama once ilk adim…once yerel gazetedeki kosem ile ilgilenmeliyim
Bu kose bana verildigi gun havalara girip Bodrum ya da Datca da ufak bir yazlik alip mayis aylarinda haftalik kosey yazilarimi yazmak uzere bu mekana cekilip aksamlari kahvehanelere gidip yasli amcalarla tavla oynayabilir, balikcilarla arkadas olup balik tutmaya gidebilir, sabah 6 da kalkip yasli teyzelerle “Ayyy 9 dan sonra cok sicak oluyor disari cikilacak gibi degil” diyerek yuruyuse cikabilirim. Gun icinde ki en heyecanli aktivitem ise Migtosa hatta Tansas’a Migrosta degil’ giderek alisveris yapmak ve sitenin ucretsiz servisi ile evime donmek olabilir.
Cok yazdim gozlerim agridi…yaslandim ben vallahi yaslandim

12 Adalar Savasi

12 Adalari geri istiyorum…

Su anda tam karsimda Kos adasi var, Kusadasindaki yazligin tam karsisinda Samos ya da Sisam nam-i digger…

Kos adasindaki arabalari goruyorum ben oturdugum yerden Turkiye’den…Ama o gordugum arabalara binebilmek icin once bir takim belgeler hazirlayip Konsolosluga basvurmam, dunya kadar para harcamam ve belirledigim tarihlerde girip cikacagima dair yemin edip Incil’e el basmam falan gerekiyor. Akyarlar’dan Gumbet’ten falan yuzerek biraz acilsan Yunan sularina gectiniz diye sahil guvenlik geliyor. Olmaz boyle sey, o adalar bence zaten nezaketende olsa bize iade edilmeliymis, sizing topraklara cok yakin alamayiz bunu falan denmeliymis. Ben olsam utanir geri verirdim heralde daha neler artik diyip.

Bence savas acmaliyiz, 12 Adayi geri alma savasi…Ama bildigimiz savaslardan olmasin, onlar cok sikici zahmetli ve kanli. Ama mesela “laf savasi” acabiliriz. Hududta bulusup Yunanlarla Turkler elleri belinde laf dalasina girse, cevap vermek icin 5 saniye kadar bekleyen, yada sanane ben ole istiyorum yok yaa banana gibi kacamak cevaplar veren elense. Savasi kaybetse. Belden asagi serbest, laf savasinda kuralmi olurmus Allah ne verdiyse artik. Bu savasin egitimi icin askere gidebilirim mesela, ama muhtemelen egitici olarak giderim. Bu konuda guvenim sonsuz. Cok iyi bir komutandan egitim aldim. Sertac Komutan, eksik olmasin hic bir konuda altta kalmayacak sekilde egitti bizi.

Benden size garanti Laf savasi acarsak 12 Adayi geri aliriz. Ekip: Sertac Kumandan yonetiminde Levent Dokuzer, Peket Guner, Banu Tuncag (ona dab u konuda ailece guvenimiz sonsuz) Kuzenlerden Ceren ve Ebru, Birde aski-I memnu dan Bihterle Firdevsi aldikmi eski Osmanli’nin yukselis donemindeki toprak sahamiza 1 haftada ulasmazsak bende Levent’degilim…ben size savasmayi degil, laf yaristirmayi emrediyorum…Levent Dokuzer

Varosluk Diz Boyu

Bu blog yazimi size Bodrum/Akyarlar’dan oldukca yuksek bir tepeden 180 derece deniz manzarasi olan bir teras ve set ustu bir havuzun kenarindan yaziyorum. Avustralya’dan doner donmez bir Bodrum tatilide neyin nesi oluyor diye dusunebilirsiniz! Ama aslinda bu yilbasi icin aldigim ve iptal olan programimin degistirilmis ucak bileti idi ve emin olun ki aslinda Avustralya yorucu bir tatildi, hele ki uzun tatiller donusunde biriken isler tatil donusu ilk gun yaptiginiz tum tatili unutturuyor. Baska ic dinamikler de var yorucu ama o konular blogumun genel konseptinden oldukca uzaktalar, su anda Akyarlar’da olan bendenizden de oldukca uzaktalar…
Dedim ya yilbasi programim iptal olunca bilet tarihimi degistirmistim diye. Kendimden 100% emin sekilde bilet tarihimi 14 Mayis Istanbul Bodrum – 16 Mayis Bodrum – Istanbul olarak degistirmistim. %100…suphesiz. O kadar emindimki 13 Mayis aksam ustusune kadar biletime bakmamistim bile. Hayatta bir cok seyden oldukca eminim zaten…
Gelin gorunki ucak biletim 7 mayis Istanbul-Bodrum 9 Mayis Bodrum – Istanbul imis. Acaba gecen Cuma sabahi Bodruma gidenler ah nerde kaldi bu Levent Bey acaba basina bir sey mi geldi diye meraklanmislar midir?
Icsel bir break down yasayan bendeniz Cuma gununu zaten izin almis ta olmanin verdigi psikoloji ile Cuma ise gidemeyecegime de en az ucak biletimin 14 mayis’ta olduguna emin oldugum kadar emindim. Dolayisiyla bu Bodrum gidisini gerceklestirmek uzere tum havayollarini ayaga kaldirdim ama maddi durum ikinci bir ucak bileti almaya izin vermedi. Otobus firmalari ise saskinlik verecek sekilde tek bir koltuk kalmamacasina hinca hinc dolmustu.
Bole durumlarda insane hincini ailesinden cikartir. Bende tum sinirimi annemden cikartip telefonumu kapattim is cikisi…19:00’a kadar deadline tarihi 3 gun oncede kalan islerimi toparlamaya calistim. Annemide tekrar arayip asla gitmiyorum ben dedim butun 3 gun boyunca evde oturup bir karton sigara ve siselerce icki icecek kilolarca cips ve kuruyemis yiyecektim.
Bostanci’ya geldigimde saat 20:30’du eve girmeden seytan durttu ve yanyana duran Ulusoy-Varan ofislerine hadi bir gireyim de sorayim dedim. Ulusoy’dan red cevabi alan bendeniz Varan’da rezervasyonu iptal edilmis 27 numarali koltugu gorunce hadi dedim…Gitmen lazim yoksa planladigin haftasonu tatiline gidememenin verdigi agir psikoloji ile iyice sacmalayacaksin. Satin aldigim biletin otobusune bavulumu toplayip yetisebilmek icin tam 1 saatim vardi. Sikintidan gun icinde 1 paket sigara icmip olan bendeniz eve kosarken biraz daha yaslandigimda neye benzeyecegimi canlandirdim gozumde. Dur evladim surda iki dakka dinleneyim dedim yari yolda…Sonra devam..ne bulduysam bavula ve taksiyle otogara.
Taksiciye 8 dakikalik yolda is, ozel hayat, is gecmisim, aile, tatile nereye gittigim ne amacli gittigim hatta Avustralya tatilim dahil olmak uzere tum hayatimi ozetledim. O anda belki lap topim yanimda olsa bir Power Point sunumla bile sunabilirdim bunu…kismet iste…
12 saatlik Bodrum Turgutreis yolculugum sonunda dusundugum tek sey vardi. 3 gun icin Bodruma 12 saat otobus yolculugu yapilabiliyor cunku Bodrum yakin. Peki 3 gun icin 12 saat ucak yolculugu yapilaz mi? Mesela ben 3 gun icin tam 12 saat suren bir Cape Town yolculugu yapamazmiyim? Persembe gecesi burden Cape Town’a Pazar gecesi Cape Town”dan istanbula…Neyse bunu da dusunucem…
Bu yolculuk sonunda yazinin basinda bahsettigim noktaya Yukseklerdeki yeni devremulkumuzun teras noktasina ve Muttesem manzarali havuzunun kenarina ulastim. Tek bir eksikle…MAYO.
Kisa surede bavula ne bulduysam koyan bendeniz…ki buna yuz temizleme jelinden 3 gunluk tatilde sik bir yere gidersem diye yanima aldigim gomlek..hatta ve hatta dis beyazlatma tozum bile dahil…mayo almayi unutmusum. Mayo alinacak en yakin yer ise 20 dakika mesafede.
Ic camasirlarima para harcamaktan hic kacinmamisimdir. Severim ic camasiri almayi, renkli desenli likrali bol slip boxer bir suru ic camasiri alirim her gittigim yerden. Haftada sekiz kere farkli insanlarla sex yapan bir sex machine oldugumdan degil ama severim. Yazinin nereye gittigini tahmin ettiniz siz…
Zaten mayis ayi olmasindan oturu 1-2 kisi olan havuzun kenarinda son derece sexi ve mayo kumasina yakin bir kumastan olan likrali dar siyah boxerimla beliriverdim. Adeta Italya’dan Antalya’ya gelen ve halk plajindan denize giren Napoli’li turistler gibiydim. Popomda sexy falan yaziyor olsaydi tam olacakti. Ilk basta cekingen olan bendeniz 20 dakika kadar sonra baliklama atlamalarmi dersiniz, ters kulac yuzmelermi derseniz, ole rahattim ki aslinda ciplak ta yuzebilecek rahatliga gelmistim ama merak etmeyin o kadar ileri gitmedim. Onun yerine aksam ustu Turgutreise inip kendime hazir bu Napolili italyan turist moduma girmisken Lila rengi kisa bir mayo aldim… Lila li la la Lila Li lala sarkisini soyleyerek bu yazimida havuza girmek uzere burada sonlandiriyorum.
Cunku varosluk diz boyu…

Search This Blog