April 06, 2007

Terry Evans @ Babylon



Çarşamba gecesi yine sadece işim oldugu için bulundugum bir konserdi Terry Evans konseri. Amcalar çok şeker hoş sohbet falan oldugu için sıkılmadım. Gece Ablamlar falanda geldi eski bir kaç dostla karşılaşıldı ve gece 12 gibi sona erdi. O yüzden bu resimide ufak bir anı olarak saklamaya karar verdim
Hala Blues dinleyici değilim....

CanLuca


Buda bizim ailenin en küçüğü...tahtımı benden çalan insan:)

April 05, 2007

23 Year Old Boy

2 Nisan doğumgünümdü fakat aile halkı bir araya gelemedik. Daha sonraki 3 gün ise ben çalışıyorum oldugum için aile saadeti yapıp pasta kesme fırsatımız olmadı. Aile sadeti yapmak kelimesinden siz ne anlıyorsunuz bilmiyorum... Bir araya gelip ah bu çocuk nası bu yaslara geldi diye saatlerce anılarınızımı anlatıyorsunuz yemek yedikten sonra afiyet olsun diyip odalarınızamı çekiliyorsunuz bilmiyorum ama ben kendi ailemi yazılar yazarak anlatmayacağım. Doğum günü pasta merasimimdeki yaş skalası 7 aylık bebekten 86 yaşındaki anneanneye kadar uzanıyordu.
Oyuncular şöyle:
Bendeniz
Ablam Petek
Annem Sertaç.
Anneannem Feyziye
Anneannemin kardeşi Vicdan
Annemin kuzeni Aysun kocası Tayfun kızı Ceren ve Cerenin oğlu CanLuca

kalanını resimler anlatıyor sanırım....2 şapka ile ne kadar eğlenilebilirse:)



April 02, 2007

Bike Thief



Komik komik gruplar komik komik şarkılar komik komik klipler... Bilmediğimiz neler var kimbilir ama karşıma çıkan sevdiğim şeylerin birde youtube dan videolarını buldugum zaman(tubeway remizleride olsa) gerçekten keyifleniyorum.
Kimmiş bakalım freezepop...
Freezepop formed in 1999 in Boston, MA, and as legend has it they decided to form a synth pop band because the icy cool of the synthesizer was the perfect antidote to that summer's excruciating heat. The band consists of vocalist Liz Enthusiasm, programmer The Duke of Pannekoeken (a.k.a. of Duke of Belgian Waffles, a.k.a. of Duke of Candied Apples), and keyboardist the Other Sean T. Drinkwater, also of Lifestyle. While the band has shied away from their '80s retro image in interviews, their sound and '80s pop culture references (they have a song titled "Tracey Gold") are one of the reasons they have connected so well with Boston's large college student population and the national synth pop scene. ...

what is not, not to like, a shiny bike
no lock, no key...it's there for me
it's for real, i'm gonna steal a pair of wheels
FSU...now you can too

I know soon that someone else
will claim my new bike for themselves
waiting for their lucky day
to make a speedy getaway

I am a bike thief...

our friend the dane, he does the same, no lock, no chain
he rides around ...all over town
to travel far, without a car, he pedals hard
so join the fun...you could have one

want to get from here to there
a bike can take me anywhere
it's not mine, but I don't care
I've had enough of playing fair

i'm riding free
so come with me
we'll be carefree
say it with me

I am a bike thief...

scope it out, you'll be without the slightest doubt
you want it now, i'll show you how
go down tonite, the time is right, it's in your sights
and if you dare, it's sitting there

I know soon that someone else
will claim my new bike for themselves
waiting for their lucky day
to make a speedy getaway
want to get from here to there
a bike can take me anywhere
it's not mine, but I don't care
I've had enough of playing fair

I am a bike thief...


Klip çook komik şarkı çok eğlenceli...
İlk şarkıyı sevenler için bir iki tane daha ekledim:)





A Nightmare on Elm Street


Elm Sokağı Kabusu'nu en son ne zaman izlediniz. Biz dün gece izledik. Benim doğduğum sene çekilmiş olan bu film çocukken izlediğim ki kadar korkutucu ve etkileyici gelmedi. Kalabalık arkadas grupları ile izlendiğinde oldukça eğlenceli olabilecek durumda hatta. Tabi çekildiği sene içinde bakmak lazım. Ne olursa olsun ben yine de çok seviyorum bu seriyi. Çocukların rüyalarına girip çocukları öldürmeye çalışan ve onların korkularıyla güçlenip beslenen bir çocuk katili, eskiden mahallede yaşayan annelerin benzin dökerek yaktıgı bir seri katil.

Gel gelelim herşeyden önce kahramanlarımızın 15 yaşında olduklarına inanmakta zorlanarak başlıyoruz izlemeye. 80 lerde Amerika da çok mu besililerdi acaba...
İlk film oldugu için tutup tutmama kaygısı ile yerli yersizi kullanılan bir erotizm de var filmde. Baş kızımız Nancy(ki 15 yasında tamamen) yer yer bize koca basen ve memelerini yandan göstermek durumunda kalmış. Küvet sahnesinde Freddy Krueger'ın 4 bıçaklı elinin çıktıgı an oldukça ironik hatta fallik:)

Benim en çok inanamadığım nokta ise ailelerin çocuklarına olan güvensizlikleri. Ortada bu kadar gariplik varken Nancy nin uyurken ki Beta dalgaları 5 olması gerekirkern 30 seviyelerine çıkıyorken:) Rüyasından Freddy Krueger yazan bir şapka getirmişken Ortada bu kadar cinayet varken neden aileler hala kızlarına uyu kızım herşey yoluna girecek sadece biraz uykuya ihtiyacın var derler.

Nancy, alkolik annesi yatar yatmak yatağının altından eroin takımı çıkartıyormuş gibi gizlice kahve makinası çıkartır ve uyumamak için kahve içer tam 7 gün uyumaz. Bu arada tüyü bitmemiş bıyıkları henüz terlememiş Johnny Depp görürüz ki filmde Depp in öldürüldüğü sahne en keyifli olanıdır. Bir yandanda kafamızda bu kadar başarılı bir sahne çekilebiliyorsa demekki film daha inandırıcı çekilebilir soruları dönmektedir.



Son nokta olarak ta Nancy, Krueger'ı rüyadan çıkartıp gerçek hayata getirdiğinde evde kitlidir ve yan bahçede duran polis babasına baba katil evde yardım et çığlıkları attıgında babası kızım merak etme herşey yoluna gierecek falan gibi şeyler söler ki kız bu arada bütün camları kırmıs tır evden dumanlar çıkmaktadır nedense hala inanadırıcı olamamıstır. Gerçi bunda kızında payı vardır kız film boyunca başına gelen garipliklerden sonra ailesine "ben iyiyim hiç bir şeyim yok" gibi telkin edici cümleleri kurar hatta sınıfta cinnet geçirdiğinde öğretmenine ben iyiym doğruca eve gideceğim der ve kimse o kızı o halde yalnız bırakmamanın doğru olmadıgını akıl edemez.
Anne yatakta freddy i ile dövüşüp yatağın içinde kayboldugunda bile baba kız birbirlerine bakar. Sanki her gün olan sıradan bir olaymış gibi davranırlar ve kız ben iyiyim baba sen git ben de birazdan geleceğim dediğinde baba kızı yalnız bırakır.
Neyse korku filmi işte
yinede hala izlerken çok keyif aldıgım bir seridir Elm Sokağı kabusu
Seneler sonra bir kez daha izleyip eğlendiğim içib yazasım geldi
Meğer söyleyecek ne çok şeyim varmış bu film hakkında:)

1-2 freddy came for you
3-4 close the door
5-6 grab a crucifix
7-8 stay up late
9-10 this is the end

April 01, 2007

Paris, je t'aime


Cuma Günü vizyona girdi Paris, je t'aime. Bir çok kişi merakla bekliyordu. Herkes film hakkında konustuda konustu ( Deniz fetiş haline getirdi). Biz de meraklandık Pazar günü Genctrcell'i bile beklemeden attık kendimizi salonlara.
Herkesin az çok bildiği gibi ard arda kısa filmlerden olusan he hepside Paris'te geçen bir ..ne diyelim 20 kısa filmden oluşan bir uzun film. Yönetmenlerin listesi uzunca:
Olivier Assayas (segment "Quartier des Enfants Rouges")
Frédéric Auburtin (segment "Quartier Latin") (transitions)
Emmanuel Benbihy (transitions)
Gurinder Chadha (segment "Quais de Seine")
Sylvain Chomet (segment "Tour Eiffel")
Ethan Coen (segment "Tuileries")
Joel Coen (segment "Tuileries")
Isabel Coixet (segment "Bastille")
Wes Craven (segment "Père-Lachaise")
Alfonso Cuarón (segment "Parc Monceau")
Gérard Depardieu (segment "Quartier Latin")
Christopher Doyle (segment "Porte de Choisy")
Richard LaGravenese (segment "Pigalle")
Vincenzo Natali (segment "Quartier de la Madeleine")
Alexander Payne (segment "14th arrondissement")
Bruno Podalydès (segment "Montmartre")
Walter Salles (segment "Loin du 16ème")
Oliver Schmitz (segment "Place des Fêtes")
Nobuhiro Suwa (segment "Place des Victoires")
Daniela Thomas (segment "Loin du 16ème")
Tom Tykwer (segment "Faubourg Saint-Denis")
Gus Van Sant (segment "Le Marais")

20 adet kısa film olma sebebi; Pariste 20 adet arrondissement varmış ve arrondisement yönetim birimi demekmiş(böyle bir genel kültürüm yok biraz internetten bakındım sadece).
Filmi izlerken çok birşey hissetmedim. Bir kaç bölümünü çok beğendim onun dısında sıkılmadan izledim. Her ne kadar Parisi çok sevmesem de ve orda kötü anılarım olsa da, sevenler veya en azından gidip görenler aşina oldukları mekanları birde değişik yorumlarla izleyebilecekler.
Böyle işte gidin izleyin sizde...

Neyseee Neyseee,





O haftaki "Makina"yı Canlı izleyemedim ama bir çok arkadasımın söylediklerine göre en komiklerinden biriymiş. Oray Eğin'in skeçleri de Makina ve Zaga skeçleri arasında hatırı sayılır komiklikte ve ilk sıralarda kafamızdaki yerini aldı...
Oray Eğin'i şu yeni çıkan saçma sapan yarışmada jüri olarak izlediniz mi bilmiyorum kendisi Akşam Gazetesi köşe yazarı ama konusmaya başladıgında 10 saniye veriyorum kanalı çığlıklar atarak değiştirmeniz için. Zaten sanırım diğer jüri arkadaslarıda aynı fikirde ki adam konusmaya başladıgı anda tanırtışmaktan kendilerini alamıyorlar. Muhtemelen kendisine bir format verilmiş ve uyması istenmiş bile olabilir diye süpheleniyorum. Yarışmacılardan çok onların "eğitmen" lerine özelikle de Metin Arolat'a sataşmasıyla da meşhurdur ( ikisinin çok yakın arkadas oldukları konusunda kafamda soru işaretleri var... Nedense bir şekilde bir yerde hayatları kesişmiştir onların diye düşünüyorum :) )
Ek olarak bu yarışmalara modası geçmiş ünlüleri çıkartma fikri ne kadar tuttu yahu. Şimdi yeni bir tane daha çıkıyor neydi Dans yarışması sanırım ünlüler dans ediyor, ünlüler şarkı söylüyor, ünüler sirkte akrobasi ve sihirbazlık yapıyor... Bakalım ünlüler daha neler yapacak...

Yıllık Yazıları

Eğer bir terslik olmaz ise ve ben tüm bu sıkıcı Siyaset derslerini verir isem bu sene meeeezun oluyorum. mezun olmanın en sıkıcı işlerinden bir tanesi ise Kepli fotoraf çektirip yıllık yazılarını yazmak. Neyse bununda üstesinden geldik ve bir kaç fire dışında yıllık yazılarımızı yazdık ve yazanlardan topladık...Tembel bir kaç arkadas yollamasa da gelenlerden böyle bir derleme çıktı ortaya. Hala eklemek isteyenler varsa Yıllık yazılarınızı ya da levent tariflerinizi burdan comment olarakta alabilirim:)

İşte arkadaslarımın gözünden "ben"

Sen hiç dağların gökyüzüne en yakın olduğu yerlerde yeraltı nehirlerini gördün mü? İmkansız deme! Çünkü ben senin güzel gözlerinde yalnız ölülerin şahitlik edeceği Cenneti gördüm demek isterdim Lewocum ama göz göze geldiğimiz anda koptuğumdan maalesef bu tür şeyler hissedemedim. Sen tamamen gülmeye ve güldürmeye programlanmışsın. Birlikteyken en çok eğlendiğim insanlardan top10 yapsam liste başı olurdun heralde. Daha nice anıda şen kahkahalar atmak şerefine kadeh kaldırıyorum. Telgrafın telleri Seni seven ve daima sevecek olan dostun..
Işık

Son zamanlarda telefonlarini acmaya korkar oldum zira verdigin haberlerin ardindan saglam durmak zor olmaya basladi. Babam: Ne oldu kizim kim ariyor, ne gülüyorsun? Ben: Sey baba Levent ariyor, bi duyum almis da bi cocuk vardi begendigim de onun ki sey iste biraz... !!! Babam: ohaaa!! Tabi bu cirkin muhabbetimizin yanisira elit kulturun bi parcasi olmayi da basarmadik değil. Yarin ola hayrola diyerekten futurizm mensubu olup 21. yuzyilin en AVAM-gardeleri biz olacağız insallah, yine sabah ezaniyla eve donup anne bak erkenden geldim diyeceğiz, yilbaslarinda migren komalarina girip Eiffel'in isiklarini kapattiricaz, alkol komasina giren arkadaslarimizi asfalta yatirip hic sallamadan bikac saat daha egleneceğiz,yogun basvurularimiz sonucu acilen eve gonderilen kredi kartlarimizla evdekilerin haberi olmadan muhtelif sitelere uye olabileceğiz ve sanirim daha pekcok abuk ani bizi bekliyor olacak...
Deniz

Bundan beş altı sene sonra kafan kel, sırtın kambur, izbe bi odada son derece sıkıcı masabaşı işini yaparken, bunalıma girip “hangi akla hizmet dört sene siyaset okudum ben?” diye kendine sorduğunda, aklına önce okul gelicek, sonra arkadaşların gelicek. sonra da eve gidince gürkan’ın “b*k var lise çocuğu gibi bize yazı yazıdırıyorlar!” dediği yıllığı “açiim de bari anılarım canlansın deprosyondan çikarım bi kaç dakka” diyip açıp bakıcaksın. Bu yazıyı seni gerçeklere döndürmek için yazdım. Bitti gençlik yılların. Git aç tv’yi göbeğini kaşıyıp yarışma programı falan izle. B*k varmış gibi yıllık yazısı yazdırdın zaten...
Gürkan

Leventcim, Bu yazıyı yazarken düşünüyor insan neler paylaştığını.. Aslında çabuk geçti derken neler yaşamışız ve biriktirmişiz. Her zaman pozitif enerjin ve farklı bakış açınla güzel sohbetlerinle bu 4 seneyi benimle de paylaştığın için çok teşekkürler. Bu üniversite sayesinde seni tanımış olmaktan çok mutluyum ve çok şanslıyım. Blogunu devam ettireceğine ve beni hayattan update etmeye devam edeceğine eminim! Her şey gönlünce olsun canım.. Dilerim birlikte geçirdiğimiz yıllara daha çok yıl ekleyebiliriz ve ilerde bu günlerimizi birlikte anarız. Kendine iyi bak..
Güliz

Okulda ki ilk arkadaşım sensin. Tabi önceki 7 seneyi saymazsak:) "kim bilir belki bir gün bir konser çıkışı metroyla eve döneriz ve sen uyurken ben kolamı yudumlayarak iskambil kağıtlarını karıştırabilirim..." karış karış bitmedi yaa hani kimse de king demediki oyun bitsin:) "Evet levent üni.de bitiyor ama biz yine böyle geyikler yapmaya devam edeceğiz...":))
Şevin

Katalog Levent'i, çivit mavisi ceketli erkekim, kırmızı halıların vazgeçilmez gabardin takımlısı, Faye'in janjanlı sevgilisi. Kafa dinleyeyim diye kaçtığım Rennes'lerde bile beni buldun, daha ne organizasyonu, ne konseri yapayım ben sana?! Sahnelere canım, sahnelere...
Aslı

Levocummm, Altın portakalım, çapkınım, çılgın partilerin müdavimi :) Biz seninle böyle yaya yaya konuşarak nereye kadar bu hayatta kalabileceğiz bilmiyorum ama varolduğumuz sürece beraberken hep gülelim eğlenelim. Gerçekten en çok güldüğüm insanlardan birisin. Zeki ve çevik :) esprilerinle beni hep 32 diş pozisyonuna getirebilmeyi başardın. Tabii Hillside Su lobisindeki muhteşem maceralarımızı asla unutamam. İlerleyen senelerde artık sen oyuncu olursun ben de menecerin öyle gideriz Altın Portakal'a yavrum. Öpüyorum ve yazımı şöyle bitiryorum. Portakal, orda kal :)
Hande

Baby if you give it to me



Busta Rhymes 12 Nisanda Discorium'da konser verecekmiş. Discorium un 20. yaş doğum günü partileri kapsamında...
Bunu duyunca pek inanamadım. Türkiye'de Busta Rhymes'ın nasıl bir kitlesi vardır acaba. Portekiz'de çok enteresan bir konser de gözlem yapma fırsatım olmustu. Portekiz'de Hip-Hop, Hardcore Rap oldukça sevilen bir tarz ama Türkiye'de Hip-Hop dinleyici kitlesi gözümün önüne gelince ve bu kitleyi Discorium'da düşününce çok eğlenceli bir tablo çıkıyor ortaya. Eminim hayalgücümdeki gibi bir gece yaşanmayacaktır ama fırsatım olursa gidip neler olup bittiğini Yakından görmek istiyorum açıkçası.
Muhtemelen Mariah Carey ile olan şarkıdan hatırlayacak kitle Discorium'da olacaktır. Ya da ben çok geri kalmışımdır ve İstanbul'da Busta Rhymes seven çıgın bir topluluk vardır hatta İzmir'den ve Ankara'dan otobüsler kalkar ama hiç zannetmiyorum.
O zamannnn.......
Yeah
Shorty I know what you need
I got everything you need
I promise I ain't gonna hold out either
I'ma give it all to you baby
It's on, bust it

Baby if you give it to me
I'll give it to you
I know what you want
You know I got it
Baby if you give it to me
I'll give it to you
As long as you want
You know I got it

Search This Blog