January 11, 2010

Portekiz...



Elif tum bunlar biraz da senin sucun...
Sana ufak travel tipleri cikartmak icin Poztekiz fotoraflarini, notlarimi, haritalari cikarttim cekmecelerden.

Foz'da ki evin onunde okyanusun tam ustunde ki muhtesem cafe...yanindaki plaj...
Mathosinhos sahili yuruyusleri...
Aksam gunes batarken baslanan ve surahi surahi icilen caipirinha
Porto... Ribeira desde cais de Gaia'da Porto sarabi
Jardins do Palacio de Cristal...
Pazartesi gunleri bile sabah 6'lara kadar suren partiler ve teknelerde nehir ustunde icilen sabah corbaalari
Isim benzerliginden dolayi Portekizli arkadaslarimin bana armagan ettigi sarki...
Marisa Monte / Levante

Nada de mais
Velhos sinais

Sobre a paisagem
Planos gerais
Rastros atrás

E avante, a estrada
mas pra sacudir levante

Mais puro é o amor
Mais puro é o amor

Vejo os jornais
Não sei que lá

Não sei de nada
Tudo normal
Nas marginais

E nas fachadas
Mas pra sacudir levante

Mais puro é o amor
Mais puro é o amor




January 10, 2010

Asirlik Cinar


Anneannem (soldaki, yesilli ) 328 yasina basti... Biz artik takib edemiyoruz... Iyi ki dogdun anneannecigim.

I am chaos I am destruction I am beauty I am The Great Destroyer


Senelerdir apartman gorevlimiz ile annem arasinda yakin bir dostluk vardir. Kendisi gibi bir "single mother" olan ve calisarak ailesine bakan apartman gorevlimizi cok sever annem ve kollar. Onlar da annemi ayni sekilde.

Seneler sonra Cemal; apartman gorevlimizin oglu, iyi bir ise girer ve bizim apartmanda ev tutmak ister. Nisanlisi olan genc bayana evi gostermektir amaci...Iste bu sirada olaylar baslar.

...Kapi caldiginda ben kocaman bir sarma sigara hazirlamis (yanlis anlamayin, demistim ya sigara yerine tutun iciyorum diye) ve yeni yakmistim...evin ici dumandan gecilmez durumdaydi ve yuksek sesle cok garip muzikler caliyordu. Uzerimde yerlere kadar uzanan koyu lacivert, kenarlari kafife bir sabahlik...

Kapiyi actigimda 10 saniye kadar sessislik oldu. Simdi olaya bir de karsi tarafin gozunden bakalim. Annemi cok seven apartman gorevlilerimiz bizim daireyi gezdirmek istemisler yeni geline, samimiyetimize de guvenerek. Muhtelemen kapiya kadar gelmeden once evde birazda bizden bahsetmislerdir. Cok iyi insanlar, cok iyi bir aile, senelerdir bizi koruyup kollarlar diye...

Kapiyi calarlar ve kapi acilir: Icerde bir ayin muzigi, sehvet dolu, ritmik...kapida karsilarina cikan yari insan yari domuz bir Dionysus. Elinde dogayla butunlesmesini saglayan bitkilerden olusan zehirli bir sigara...tum ev tutsu kokuyor ve uzerinde ayin kiyafeti...Kapi acildiginda histerik kahkahalar atarak sigarasindan bir duman ufluyor kurbanlarin suratina dogru...iceri buyur ediyor ve konusmasini yapiyor...

I am a follower of Dionysus. I am known by many names, but I am often portrayed as one who can seduce many into state of ecstatic frenzy, through a combination of dancing and drunken intoxication. I adore hedonism-pursuing pleasure to its highest degree until you explode. Doesn't that sound pleasing? If I can get you to reach this state, I promise you will lose all self control, you will shout in excitement, and engage in uncontrolled sexual behavior.
Beware of me. Although I seem pleasant on the outside, I have been known to ritualistically hunt down and tear animals (and sometimes men and children) to pieces. I savor in devouring their raw flesh. During these rites, I enjoy wearing fawn skins and carry a thyrsus. I am a daughter of the forest.
I am a beautiful creature that commands chaos. I draw milk and honey from the forest streams. I strike rocks with my thyrsus, and command water to gush forth. I lower my thyrsus to the earth, and a spring of wine bubbles up. I protect myself with snakes and will nurse fawns and wolf cubs as if they were infants at my breast. Fire does not burn me and no weapon of iron can wound me, and the snakes harmlessly lick up the sweat from my heated cheeks. Fierce bulls fall to the ground, victims to my tearing female hands, and sturdy trees are torn up by the roots with my effort.
I am madness and chaos. I am here for my tribute.

Iste aynen True Blood'da ki Maryann Forester karakteri gibi hissetim o sekilde kapiyi actigimda karsim duran insanlarin bana bakisini gordugum 10 saniyelik sessizlik surecinde...

I am chaos I am destruction I am beauty I am The Great Destroyer


Pazar tavsiyem...DIN [A] TOD

Gece yeteri kadar cozutamadik mi?
Tahmin etmedigimiz kadar hangover uyanmadik mi?
Enerjik bir pazar ama disari cikasimiz yok mu?
Gazete okuyup blog yazarak ya da yarina sarkmasini istemedigimiz isleri hallederek mi gecirecegiz bu pazari?

Arkada cok yormayan ama hareketli bir seyler mi calsin istiyoruz?

Pazar tavsiyem: DIN [A] TOD http://www.myspace.com/dinatod

DIN [A] TOD Tragic Blue from zeitschnitt on Vimeo.

Yeni havaya girdik...



Demistim ya; 2010'da usenip evde oturmak yok diye. Basari ile gerceklestirdigim ilk planim bu oldu yeni senede. Haftasonlari evde mayis mayis mayissamda, aksam oldu mu dusumu alip sokaklara atiyorum kendimi. Ne yol gozumde buyuyor ne pazar hangoveri ne de donuste vermek zorunda kalabilecegim korkunc miktarda ki taksi paralari.

Bu cumartesi program dahi yapmamistim. Arkadaslarim ya dertliydi, ya da yakin arkadaslarinin problemleri vardi. Bir kismi da sadece gelmeyiverdiler son dakikada haber bile vermeden.

Birkac kisi Babylon'da toplandik. Yalniz bile gitsem en azindan is arkadaslarim orada oluyor nasil olsa... Sonrasinda bizimkiler ve beklenmedik bir kac kisi daha belirdi ortaya ve yeterli kalabalik saglandi.

Bon Mod dinledik, her ne kadar ilk defa Babylon gibi bir yerde sahne aldiklari icin heyecanli olduklarini ve cok iyi bir performans sergilediklerini dusunmesekte; Turk gruplari ile kiyasladiginda oldukca iyilerdi. ( Yine de ingilizce sarki soleyen ama Turkce ana dilini kullanan bir cok grupta oldugu gibi bazi aksanlar ve bazi kelimeler benim kulagimda patladi...ama bu benim takintim..yapacak bir sey yok.)

Sonrasinda merakla bekledigimiz Little Dragon'u muhabbetimize fon muzigi yaptik. Muzik cok iyi olsa da sahneye dogru bakmamiza sebep olacak en ufak bir etken yoktu. Bizde muhabbetimiz artik sarhosluk sinirina dayandiginda mekan degistirmek istedik ve gecen seneyi animsayarak hadi dedik, Machine'e bakalim. Oysa ki gidilebilecek o kadar cok iyi event vardi ki dun aksam.

Saat daha 01.15 ti ve Machine dunya uzerinde sabah 04.00 ile 05.00 arasinda sadece 1 saat dolan tek mekandi. Olsun dedik, 01.15 te gidip tek basimiza dans edelim.



Ole de oldu, keza eskiye nazaran erken kalabaliklasmaya baslamis sanirim. 02.oo den sonra sabit Machine tayfasi dokulmeye basladi. Butun hafta ici; bu haftasonu Machine'de ne giysem stresi yasayan bir grup tanidigimiz gencte tabi ki yine oradaydi.

Tarlabasin'da cd satan yagiz genclerden avlanmaya gelen jigololara kadar uzanan genis bir kitleye hakim mekan bana gecen sene mi hatirlatti (2008). Ne olursa olsun bir kez daha cok sevdigime karar verdim Machine'i . Disariya ciktigim da bir sey yapmisim gibi geliyor. Cok iyi muzik caliyor ve hic birsey yapamasam da icerdeki tipler hakkinda illa konusacak bir muhabbet aciliyor... Sinan'da benle ayni sekilde dusunuyor :)

Biz havaya girdik bu sene...iyi gececek

Search This Blog